Go ve Kişilik Eğitimi – Sorumluluk

9 Aralık’taki dönemin son dersinde, dönem boyunca işleyeceğimiz 14 erdemden sonuncusu olan Sorumluluk’a değindik. Böylece son ana başlık olan Ahlâki ana başlığını da tamamlamış olduk.

Hoca, sorumluluğun anlam ve öneminden bahsetti önce. Dersin amacına değinip, erdeme dair go ile ilişkili birkaç örnek sıraladıktan sonra, çocukların okul saati sonrası eğitimi üzerine olan kitabımızdan okuduğumuz bölümleri tartıştık. Daha sonra, hocamızın yazmış olduğu, sorumluluk ve go temalı hikâyeyi okuyup üzerine tartıştık. Sonrasında da Küçük Prens’ten sorumluluk üzerine bir bölümü okuduk.

İlk aktivite, hocanın anlattığı bir olay üzerine olayda bahsi geçen kişilerin sorumluluklarını sıralamak idi. Çocuklar bu olay/hikâyeler içindeki sorumlulukları kendileri bularak, sorumluluk bilincini çok daha çabuk kazanabiliyorlarmış hocanın dediğine göre.

İkinci aktivite, go oynamak idi. Yeni başlayanlar için 9 veya 13, biraz ilerlemiş çocuklar için 19’luk tahtada oynayıp, oyunu tamamlamakmış bu aktivitenin amacı. Böylece başladığı bir oyunu tamamlaması gerektiğine dair sorumluluğu özümsüyormuş çocuklar.

Üçüncü ve son aktivite, takım oyunu idi. Kendi maçının sonucu sadece kendi başarını değil takımın başarısını da etkileyeceği için, oyuncunun takım içindeki görevine dair sorumluluk bilincini kazandırmayı hedefliyormuş bu aktivite de. Biz de 3’erli iki takıma ayrılıp 13’lük tahtada oynamaya karar verdik. Ben, Çinli pro Seo Jin ve Çinli eski insei Wang Zhou ile aynı takıma düştüm. Rakip ise eski insei hocamız, Michiel ve Kew şeklindeydi. Wang Zhou ile Michiel, benle de Kew aynı seviyelerde olduğumuz için birbirimizle eşleştik. Hoca da Seo Jin’den iki handikap istedi. 13’lük tahtada iki handikap çok fazla diye söylendiysek de, Seo Jin “ben zorlanmayı seviyorum, handikaplı olsun” diyince susmak durumunda kaldık (: Sorumluluk bilincini daha fazla hissedelim diye iddiaya girelim dedik sonra da. Son ders olması münasebetiyle pizza söylemiştik sınıfa. Kaybeden ortalığı toplayıp çöpleri atar diye karar kıldık iddia konusunda da. Biz pür dikkat oyunlara devam ederken Seo Jin buruk bir sesle “yenildim” dedi. Herkes onların oyununa döndü haliyle. Oyun hâlâ devam ediyordu ama hoca alan olarak çok öndeydi ve Seo Jin’in saldırabileceği bir grup da görünmüyordu pek. Hocanın da eski insei olduğunu hesaba katınca Wang Zhou ve benim sorumluluk bilincimiz katlanmış oldu birden. Bizim oyunlar Seo Jin ve hocanın oyununa göre çok daha yavaş ilerliyordu bu arada. Bir 10 dakika kadar geçtikten sonra hocanın şaşkınlıkla karışık isyan eder tondaki iç geçirişini duyduk. Seo Jin nasıl başardıysa tüm tahtayı karıştırmış, hocanın büyük bir grubunu öldürmeyi başarmıştı (: Bir süre sonra Wang Zhou ile Michiel’in oyunu da bitti, Wang Zhou az bir farkla oyunu kazanınca ben de rahat bir nefes almış oldum (: Bizim oyunda da ben oyunun başlarından beri hep önde olsam da Kew hiç pes etmiyordu. Kew son olarak bir şey daha denemeye kalkmıştı ki pizzalar geldi. Denediği şeyin de çalışmadığını görünce terk etti ve 3-0 kazanmış olduk.

Yorumlar

Yorumlar