Kore’de Çocuklara Satranç Öğretmek

Geçen dönemin başında derslerimin azalmasıyla boş vaktim iyice artınca part-time bir iş bulsam da az çalışsam demeye başlamıştım. O zamana kadar, LG akıllı televizyonları için Türkçe sesli komut testi, bir mobil oyun tanıtım videosu için figüranlık, yurtdışındaki bir şirket için Kore’de bulunan yabancı dil eğitim okullarının araştırma/analizi gibi tek seferlik ama iyi para getiren işler yapmıştım. Kore’de part-time çalışan öğrencilerin büyük çoğunluğu kafe/restoran/bar gibi mekânlarda hizmet elemanı, sim kart pazarlama/satma (bunu genelde yabancılar yapıyor) ya da 7/11 tarzı küçük marketlerde kasiyer olarak çalışıyor. Bu tarz işlerin çalışma saatleri fazla, saatlik ücretleri de düşük oluyor tabii genellikle. Bizim bölümdeki öğrenciler ise genelde Baduk TV’de yayınlanan maçlarda byo-yomi (süre) sayma, turnuvalarda (genelde amatör turnuvalar) turnuva mekânını hazırlama (taş/tahta/masa düzenleme gibi), hakemlik yapma, sonuç girme ya da go okullarında part-time eğitmenlik yapma gibi işler yapıyorlar. Bu tarz işlerin -eğitmenlik haricinde- çalışma saatleri nispeten az, saatlik ücretleri de daha yüksek oluyor. Aynı zamanda etkinlik tecrübesi ve geleceğe yönelik çevre edinme gibi avantajları da var tabii. Lâkin bu işleri gördüğümüz kadarıyla sadece Koreli lisans öğrencileri yaptığı için başvurmaya çekindik biz hep :)

Geçen dönemin başında tüm bu seçenekleri düşünürken geçen sene bizim bölüm yüksek lisanstan mezun olan bir arkadaştan “satranç öğretmeyi düşünür müsün?” diye bir mesaj geldi. Nerde, nasıl falan diye sorunca kampüse çok yakın bir go okulunda olduğunu ve go okulunun sahibinin de bizim bölümden mezun olduğunu söyledi. Sonraki hafta mülakat için go okuluna giderken öğrendim ki okul baya uzağa taşınmış. Bizim evden gidiş-geliş en az 3 saat sürüyor olunca ve de daha Korece satranç taşlarının ismini bile bilmediğimden “büyük ihtimalle yalan olur bu iş ama bir gideyim bakalım” modunda gittim mülakata. Mülakat esnasında Korece seviyemin çocuklara satranç öğretmek için fazlasıyla yeterli olduğunu, hatta çocukların da çoğu İngilizce öğreniyor olduğundan arada İngilizce kelimeler kullanırsam çocukların da hoşuna gideceğini, dil konusunu hiç dert etmemem gerektiğini söyleyip durdular. Ulaşım konusunda ise haftada bir gün 5 saatliğine gelip üst üste dersler yapmanın benim için daha uygun olacağını söylediler. Benim de mülakat öncesinde en büyük tereddütüm dil ve ulaşım konusunda olduğu için epeyce ikna oldum bu noktada. Bunun üzerine bir de tatmin edici bir ücret önerilince düşünmeden kabul ettim :) İlk etapta 3 aylığına, 12 seans üzerinden anlaşmış olduk.

kakaotalk_20161010_212616321

Eve gelince ilk işim google’da Korece satranç terimlerini aratmak oldu :) Taşların ve birçok terimin adını İngilizce’den aldıklarını fark edince iyice rahatlamış oldum. Artık tek derdim 5 saat boyunca çocuklara ne anlatacağım idi. İlk derse biraz heyecanlı, hafif de tedirgin gittim. Gidince öğrendim ki başvuru sayısı çok fazla olmadığı için 5 saatin ilk 2 saati ders hazırlığı, sonrası ise 80’er dakikalık iki ders şeklinde geçecekmiş. 2 saatlik bekleyişin ardından sınıfa ilk giren 9 yaşında tatlı bir kız oldu. Kızın mükemmel İngilizcesini görünce hepsi böyleyse dersleri İngilizce yaparız, çok da rahat olur diye geçirdim içimden hemen. Birkaç dakika sonra diğer çocuklar gelince hayallerim suya düştü. Birçoğunun İngilizce seviyesi fena olmasa da İngilizce konuşmaktan çekiniyorlar, benim de Korece konuşmamı talep ediyorlardı. Birkaç hafta sonunda iyice alıştım ben de zaten çocuklarla Korece iletişim kurmaya. İkinci ya da üçüncü haftadan itibaren ders öncesi 2 saatlik ders hazırlık bölümlerini yan odada bulunan go sınıfındaki çocuklarla go oynayarak geçirmeye başladım. Çocukların seviyesi düşük olsa da handikaplı ve de yer yer simultane oynayarak keyifli maçlar yapabiliyorduk. Ayrıca bu 2 saatlik periyotlarda go okulunun yapısını, hocanın çocuklara yaklaşımını, hatta hocaların velilere yaklaşımını, çocukları nasıl motive ettiklerini vs. gözlemleme fırsatım oluyordu. Geçen hafta 12. ve son dersi yaptık. Bu 3 aylık dönemde hem çocuklarla iletişimim, hem go okulunun nasıl olması gerektiğine dair fikirlerim, hem de az da olsa Korece seviyem gelişti diyebilirim. Çocuklarla ders yapmak zaman zaman yorucu olsa da inanılmaz keyifli bir şey. (Fotoğraf albümü yazının sonunda)

kakaotalk_20161213_124639095

Bu arada derslerin tamamlanmasına birkaç hafta kala okulun sahibinden dönem arası (Ocak) ve yeni dönem (Mart sonrası)  için satranç derslerine devam etme teklifi geldi. Ocak ayı çocuklar için de tatil olduğundan haftada 2 gün ve günde 3 derse çıkardık ders sayısını. Dersleri de İngilizce yapmaya karar verdiler velileri daha fazla etkileyebilmek adına. Bu haftaki dersleri zaman zaman Korece karışsa da genelde İngilizce işledik. Kore’de bu tarz okul/akademiler arasında inanılmaz bir rekabet söz konusu. Satranç sınıfındaki çocuklar okul haricinde aynı anda ortalama 4-5 akademiye gidiyorlar. İngilizce’ye gitmeyen neredeyse duymadım. Onun dışında matematik, go, tekvando, piyano, viyolin diğer çok duyduklarımdan. Go okulunun sahibi de bu yüzden satranç derslerini İngilizce yapıp diğer rakiplerinin önüne geçmeyi düşünmüş olsa gerek. Benim de işime geldi tabii bu durum :)

Yorumlar

Yorumlar