Takım Turnuvası

İki hafta kadar önce BIBA‘dan Blackie (Kim Sungjun, 9 dan pro) ve Diana Koszegi’nin (1 dan pro) daveti ile Kore Kadın Go Derneği’nin organize ettiği takım turnuvasına kaydolma fırsatım oldu. Turnuvaya BIBA’nın mevcut ve eski öğrencilerinden oluşan 3’er kişilik 2 takımla kaydolduk. Turnuva öncesi, esnası ve sonrasında bize çokça yardımcı olan Lee Kibong da takımlardan birinde yer alıyordu başta. Kendisi oynamak istemeyince Blackie ve Diana onun yerine birini bulmamı istedi ve Kew’i önerdim ben de.

25 Mart’ta turnuvaya gittiğimde Manuel (Tygem 8 dan), Kew (Tygem 6-7 dan) ve Ana’nın (Tygem 6 dan) bir takıma, Benjamin (Tygem 8 dan), Florent (7 dan) ve benim diğer takıma yazıldığımızı gördüm. Turnuva öncesi konuşmalarımıza göre Ana ve ben takım değiştirmiş gibi olduk ama düzeltmeye de gerek duymadık. 8’er takımdan 4 gruplu gerçekleşen turnuvada her bir grup içerisindeki turnuva sistemi bizim Türkiye Playoff Turnuvası ile tamamen aynı formatta idi. 15’er dakika ana süre ve 3×30 saniye byo-yomi süresi ile her turun 1 saat civarında sürmesi öngörülüyordu.

Takımların yaş ortalamalarının genelde 40’ın üzerinde olduğu turnuvada ilk turda iki teyze ve bir amcayla eşleştik. Biz takım olarak seviyelerimize göre oturduk ama rakip takımda kyu seviyesindeki teyzeler 1. ve 3. masalarda otururken 8 dan amca 2. masada oturuyordu :) Benjamin ve benim karşımdaki teyzeler handikapsız oyunda pek şansları olmadığı için daha oynamadan yenildiklerini kabul edip handikaplı oynamayı teklif ettiler. Biz de kabul ettik tabii. 3 kyu olan teyze benden 4 handikap aldı, epey farkla oyunu kazandım. Turnuva boyunca bizim takım açısından en yakın seviyeli eşleşme olan ikinci masa maçında ise Florent, 8 dan amcaya karşı kaybetti. İlk maçımızı 2-1 kazanmış olduk böylece.

İlk maçtan sonra bir şeyler içip salonda kendi aramızda muhabbet ederken elinde kamerayla yanımıza yaklaşan genç bir çocuk bizimle röportaj yapmak istediğini söyledi. İlk benimle yapmak istedi ama hepimizle ayrı ayrı yapacağını söyleyince çok da gerilmedim sanırım başta. Çocuğun İngilizcesi yeterince iyi olunca, nerede durup nereye bakmam gerektiğini, neler soracağını falan İngilizce açıklıyordu ki röportaja başlamadan hemen önce “Korece yapabilirsin, değil mi?” diye sordu. İngilizce olursa daha rahat olacağını söylediysem de kamerayı çalıştırıp soruları Korece sormaya başladı :) Birkaç dakika süren röportaj sonrası ikinci maç için masaya gittim hemen.

Lee Kibong bizim bulunduğumuz A grubunda bizden güçlü iki takım olduğunu söylemişti. İkinci maçta genç bir çocukla eşleşince o iki takımdan biriyle karşılaştığımızı fark ettim. Oyun boyunca rakibin benden güçlü olduğunu hissetsem de, gerçek seviyesini bilmediğim için kazanma ihtimalim var diye düşündüm hep. Takım turnuvası olunca, oyunda geriye düşseniz bile terk etmek bireysel turnuvaya göre daha zor oluyor bu arada. Oyunun sonlarına doğru fark yeterince açılınca terk ettim. Çocuk en azından Tygem 8 dan olsa da takım arkadaşlarına ayıp olmasa diye içimden geçiriyordum ki, Blackie çocuğun dibinde beliriverdi. Senin 3. masada ne işin var 1. masada olman lâzım diye takıldı çocuğa. Çocuğun eskiden uzun süre insei birinci sınıfında yer aldığını ve muhtemelen bu turnuvadaki en güçlü oyuncu olduğunu söyleyince rahatladım :) 2. masadaki çocuk da insei ikinci sınıftaymış eskiden. Benjamin’in rakip ise kendisine göre epey zayıfmış. İkinci maçımızı 2-1 kaybetmiş olduk böylece.

Üçüncü ve son maçımızda üç teyzeyle eşleştik. Turnuva, Kore Kadın Go Derneği’nin etkinliği olduğu için, kadın oranı normal turnuvaların oldukça üstündeydi bu arada. Benim karşımdaki teyze saatsiz oynamayı önerince kabul ettim ama pişman olmam uzun sürmedi. Rahat geçip, çabuk biter diye düşündüğüm son maç, en uzun süren maç oldu. Son maçımızı 3-0 kazandıysak da, gruplarda 2., 3. ve 4. sıraların averajla belirlendiği turnuvada 2. olmaya averajımız yetmedi. Diğer BIBA takımı da kendi gruplarında iki galibiyet, bir mağlubiyet almışlardı ama onlar kendi gruplarında averajla 2. olmayı başardı. Gruplarda ilk ikiye giren takımlar para ödülü alırken, diğer birçok takıma da çekilişle kitap vb. ödüller dağıtıldı. Lee Sedol ve AlphaGo üzerine iki kitapla turnuvayı kapatmış oldum :)

Ödül ve kapanış töreninden sonra tüm katılımcılar ve organizatörler ile akşam yemeğine gittik. Yemekte Lee Kibong da bizimle oturdu. Bizim go camiasından kendisini bilenler çoktur ama bilmeyenler için; Lee Kibong Kore’deki ilk uluslararası go akademisi olan International Baduk Academy’nin (IBA) kurucusu. Pro olmak için çok uğraşmadığı için pro olmasa da Korea Amateur Baduk Association (KABA) tarafından 7 dan sertifikası bulunuyor. Bu sertifikayı almak için Kore’de en az 3 tane ulusal turnuva kazanmak gerekiyor ve bunun pro olmak kadar zor olduğunu söyleyenler var. Yemekten sonra beraber yakında bulunan bir bara gidip epey sohbet etme fırsatımız oldu. Go eğitimciliği ve başarıları bir yana, çok neşeli bir amca kendisi. EGC’lere de sık sık katılıyormuş. Türkiye’deki EGC’nin iptal olmasına çok üzüldüğünü belirtti.

Yorumlar

Yorumlar