Dil Okulu Spor Turnuvası

Dil okulunun her dönem düzenlediği festivallerden bahar dönemi için olanı spor turnuvası (festivali) idi. 1 Mayıs’ta ders olmaması nedeniyle, etkinlik 1 Mayıs’ta gerçekleşti. Bir klasik olarak etkinlikte her biri bir mevsimi temsil eden 4 takım yer alıyordu. Her takımı da dil okulundan 4-5 sınıf, ortalama 60 kişi, oluşturuyordu. Bizim sınıf mavi tshirtler ile yaz takımında yer alıyordu. Şansımıza, 3 ayrı sınıftan olsak da, Ani, Diana ve Kew ile aynı takıma düştük (: İlkbahar takımı pembe, Sonbahar takımı sarı, Kış takımı ise beyaz tshirtler ile yarışacaktı. Etkinlikte 5 ayrı yarışma vardı ve her bir yarışma için her sınıftan belli sayıda temsilci seçildi birkaç gün öncesinde.

Turnuva öncesi

Turnuva öncesi

İlk yarışma, herkesin katıldığı “dans ederken grup oluşturma” idi. Bizim “sandalye kapmaca”ya benzer şekilde dans ederken birden müzik kesiliyor, hakem bir sayı (en düşük 2, en yüksek 16 söylendi sanırım) söylüyor, kısa bir süre bekleyip 3’e kadar sayıyor ve 3 dediği anda hakemin söylediği kadar kişiyle bir grup oluşturmuş olmanız gerekiyor. Daha az ya da daha fazla kişiden oluşan gruplar eleniyor. Hâliyle epey bir itiş-kakış yaşandı gruplar oluşturulurken (: Herhalde bir 10-15 tur oynadıktan sonra 25-30 kişi kadar kaldık, bunların içinden 8 kişi bizim takımdan idi, 5’imiz baya yakındık ama 3 -muhtemelen Çinli- arkadaşı hiç tanımıyorduk. Hakem de o ara son tur dedi. Herkes temkinli temkinli dans ederken müzik durdu ve hakem 7 dedi. Biz 5’imiz direkt birbirimize yapıştık tabi ve o ara bizim takımdaki diğer 3’lü de bize doğru geldi zaten, onlardan birini feda edip 7’yi tamamladık. Bizden başka bir 7’li daha oluşmuştu ama onlar diğer 3 takımın karması olunca biz en çok kişiyle tamamladığımız için ilk turu kazanmış olduk.

İlk yarışma

İlk yarışma

İkinci yarışma, yakan toptan hâllice idi. İki takımdan 15-20’şer çift oynarken, kızlar erkeklerin arkasına saklanıyor, erkekler de rakip takım kızlarını vurmaya çalışıyordu. Rakip takım erkeğini vurunca bir şey olmuyor tabi ama kızları vurabilirseniz o kızın olduğu çift dışarı çıkıyor. Ben bu oyunda oynamıyor idim ama bizim takımdaki hocalardan biri bize gelip kenarda duracak 3 kişi lâzım diye bizi ortaya çağırdı. Herhalde kenara kaçan topları toplayıp amelelik yapacaz diye gönülsüzce gidiyorduk ki meğer biz rakip takım sınırlarının dışında kalan topları yakalarsak rakip takımı vurabiliyormuşuz. Hâliyle en çok biz eğlendik bu oyunda (: Yarı finali kazanıp finalde diğer finalistle karşılaştık. İki taraf da yarı final sayesinde tecrübelenince uzunca bir süre sonunda sadece 2-3 kişi vurulabildi. Hocalar baktı bu böyle bitecek gibi değil, kızları dışarı aldı, sadece erkeklerle devam ettik. Kızlar çıkınca atışlar birden sertleşiverdi, 3-5 dakika içinde de rakibi tamamen temizledik (:

İkinci yarışma

İkinci yarışma

Üçüncü yarışma

Üçüncü yarışma

Üçüncü yarışma, “sırt üstünde yürüme” idi. Her takımdan 10-15 erkek birdirbir kıvamında yan yana dizilirken, iki kişinin ellerinden tuttuğu bir kız da dizili erkeklerin sırtında yürüyordu. Epey bir yürüdükten sonra da yere inip, bir miktar koşup bayrağı yakalaması gerekiyordu. Bu yarışma için erkekleri seçerken o gün sınıfta olmayan erkekleri seçtiğimiz için kalan erkekler olarak yarışmayı kenardan keyifle izledik (: Bizim takım 2. oldu ama sonradan öğrendik ki, 1. olan pembe takım, kızı kaldırarak adeta havadan yürütmüş (:

Dördüncü yarışma, deve güreşinden hâllice olan “şapka kapmaca” idi. İki kişi, şapkalı bir kişiyi kollarında kaldırırken şapkalılar diğer şapkalıların şapkalarını kapmaya çalışıyordu. Normalde şapkalılar kızlardan oluşacaktı ama nedense kuralı değiştirip komple erkekler oynasın dediler. Her takımdan 5’er üçlü ekip yarışıyordu. Kural değişince, bizim sınıftan katılacak ekibi belirlerken en uzun üçlüyle katılalım dedik stratejik olarak. En uzun üçlü içinden de en zayıf ben olunca, şapkalı pozisyonu benim oldu. Oyun başladıktan sonra ilk düdük gelene kadar bizim takımdan sadece ben 4-5 tane şapka kapmıştım. Diğer ekiplerden o kadar yüksekte duruyorduk ki, tereyağından kıl çeker gibi şapka kapıyorduk (: Oyunu kazandık herhalde derken, en çok şapka kaptıran takımı eleyip, kalan 3 takımla bir tur daha oynayacaksınız dediler. Bizim taşıyıcılar iyice yorulunca, takımdaki diğer ekiplerle konuşup, beraber hareket edelim dedik. Kew de bizim takımdaki şapkalılardan biri idi bu arada (: İkinci tura da iyi başladık, hiç şapka kaptırmadan ilerliyorduk ki, Kew gözden kayboldu, o ara sarı takımdan 2-3 ekip bizi sıkıştırınca şapkayı kaptırdık. Sonra da 2. olduk. Oyundan sonra Kew’e gidip nereye kayboldunuz dedim. Kew bizim takımdaki şapkalılardan biri farklı bir tshirt giyiyor diye rakip sanıp şapkasını kapmış, o arada çıkan kaosta Kew’in şapkayı da kapmışlar falan (:

Şapka kapmaca

Şapka kapmaca

Halat çekme

Halat çekme

Beşinci ve son yarışma, halat çekme idi. Yarı finalde bu turun favorisi sarı ekibe 10 saniyeden fazla dayanamadık (: Sarı ekip finali de 10 saniye içinde kazanıp birinciliği kapıverdi. Yarı finalde kaybeden diğer takım ve bize de üçüncülük maçı yaptırmadan iki takımı da üçüncü ilan ettiler bu tur.

Şampiyonluk kutlaması (:

Şampiyonluk kutlaması (:

Tüm yarışmalar bitince, bir araya toplanıp sonuçların açıklanmasını bekledik. Biz toplamda 540 puanla birinci olurken, sarı takım 460 puan ile ikinci oldu. Diğer iki takım da 420 puanla tamamladı. Daha sonra da her takımdan birer “en değerli oyuncu” seçtiler. Sağolsunlar bizim takımdan beni lâyık gördüler (: Beyaz ve sarı takımdan da gayet uzun iki erkek seçilirken, pembe takımdan kısacık bir hatun seçilince ortam şenlendi (: Ödül olarak da 20.000 won değerinde (yaklaşık 20 dolar), çeşitli kırtasiye ve restoranlarda kullanabileceğimiz hediye çeki verdiler. Kitaplığıma 1-2 go kitabı daha eklemeyi düşünüyorum (:

En değerli oyuncular

En değerli oyuncular

Yorumlar

Yorumlar