9. Mungyeong(문경) Amatör Go Turnuvası

İstanbul’da 22. Türkiye Go Şampiyonası’nın düzenlendiği haftasonu biz de Mungyeong(문경)’da bir go turnuvasına katıldık. Bu bahaneyle ben de Kore’ye taşındığımızdan beri bir türlü gidemediğim, Hüsrev’in de yaşadığı Daegu’ya gitme şansı buldum.

Samul NoriYaklaşık on günden beri tatilde olduğumdan bu sefer Cuma gününden yola çıktım. Çıkmadan önce de couchsurfing’den Cuma gecesi için kendime kalacak bir kanepe ayarladım ve ev sahibimle 22.00 gibi buluşmak üzere sözleştim. Akşam üzeri Daegu’ya vardığımda önce Hüsrev’le haberleştim ve Hüsrev’in oda arkadaşının da katıldığı Samul Nori(사물놀이) etkinliğini izlemeye gittik. Sonrasında yine Hüsrev’in arkadaşlarından Meksikalı bir hatunun doğumgünü için organize ettiği “bıyık partisi”ne gittik hep beraber. Kew ertesi gün turnuva olduğu için erkenden yurda kaçtı, sonrasında da ortam bizi çok fazla sarmadı sanıyorum. Yurda son giriş saatine az bir süre kala partiden ayrıldık. Ayrılmadan en güzel bıyık ve sakal ödülü olan birer tane birayı içmeyi ihmal etmedik tabii :)

Hüsrev yurda gittikten sonra ben de metro ile kalacağım eve gittim. Ev sahibi, hoş muhabbet ve oldukça kibar, iki sene üst üste Red Dot ödülü kazanan başarılı bir endüstriyel tasarım öğrencisiydi. Evde, hoş geldin ikramı olan birer birayı içtikten ve biraz muhabbet ettikten sonra uyuduk.

daegu_2014_12_02Ertesi sabah turnuvaya gitmek için 7 gibi uyandım ve 8’e doğru Hüsrev ve Kew ile Gamsam metro istasyonunda buluştuk. Turnuva mekanı her ne kadar Daegu’da olarak geçse de gitmemiz yaklaşık olarak 2 saat civarı sürdü. Önce şehir içinde kısa bir otobüs yolculuğu sonunda şehirlerarası otobüs terminaline geldik. İlk otobüse bilet aldıktan sonra, otobüsün kalkış saatine 1 saate yakın zaman olduğu için önce yemek yedik sonra da bekleme salonunda pinekledik. Kalkış saatine 10 dakika kala otobüse gittiğimizde ise görevli bize tüm koltuklar dolu olduğundan binemeyeceğimizi söyledi. Biraz konuştuktan sonra ikna oldu neyseki, biz de otobüse ayakta da olsa binebildik. Büyük ihtimalle biletleri ilk alanlardan olmamıza rağmen otobüse geç gittiğimiz için yaklaşık 1.5 saatlik yolu ayakta gittik :)

Mungyeong’a geldiğimizde bir taksi tutup turnuva mekanına geldik. Turnuva hakkında çok da bilgimiz yoktu. Daniela’nın bize daha önceden gönderdiği bilgilere göre turnuva gruplu yapıda yapılacaktı. Şehir dışı ve şehir içi olarak belirlenen iki grubun ardından bir de şehir içindekileri 4d üzeri ve diğerleri olarak gruplamışlardı. Başta ben ve Michiel(Seneye baduk bölümünde okuyacak olan Hollandalı KGSP bursiyeri. Sanıyorum 5d civarı.) şehir dışı grubuna katılacaktık, Hüsrev ve Kew ise şehir içi, 4d altı gruba katılacaklardı fakat sonradan şehir dışı grubunun çok kuvvetli olması sebebiyle Daniela organizatörlerle konuştu ve biz de şehir içi grubuna katıldık. Michiel üst grupta, ben, Hüsrev ve Kew  ise alt grupta oynayacaktık. 

daegu_2014_12_13Turnuva alanına gittiğimizde bizi önce yemek standlarına yönlendirdiler. Orada yemek yedikten sonra turnuva salonuna girdik ve oyuncuların isminin yazıldığı büyük tabloyu gördüğümüzde sistem bizim için biraz daha netleşti. Bizim katıldığımız 4d-altı grup, 8 alt gruba ayrılıyordu ve her grubun ilk iki oyuncusu bir üst tura çıkacaktı ve bir üst turda ise eleme maçlarından sonra kalan 16 kişi çeyrek final oynayacaktı. Turnuva salonunda isimlerimizin yazdığı grupları bulduktan sonra turnuvanın başlangıç saatini beklemeye başladık. Kew ile Michiel’in yaptığı maçı hep birlikte yorumladıktan sonra açılış konuşması ve bir önceki akşam izlediğimize benzer Samul Nori gösterisinden sonra nihayet maçlar başladı.

daegu_2014_12_38Benim bulunduğum grup başta 4 kişiydi fakat sonradan 1 kişi daha eklendi. Toplamda 4 maç yaptım grupta. İlk maçın nasıl başladığını, nasıl bittiğini anlamadım bile. Kaybettim :) İkinci maç da keza aynı şekilde çabuk bitti ve kazandım. Her ne kadar kurallarda süre sistemi olsa da, maçlarda saat kullanmadık ve ben her seferinde rakibin hızlı hamlelerine -ki koreliler genel olarak hızlı oynuyorlar- ayak uydurdum sanırım. 4 maç bittiğinde 2 galibiyet ve 2 mağlubiyetim vardı. Sıralama ise devam eden son maça bağlıydı. O arada, Hüsrev ve Kew’in maçlarını izlemeye gittim. Kew de maçlarını bitirmişti ve grubunda birinci ve sonuncu dışında kalan oyuncuların puanları eşitti. Herkes birbirini bir defa yenmiş olduğundan sıralama için kura çekildi ve Kew bir üst gruba çıkmaya hak kazandı. Hüsrev son maçından önce üst tura çıkmayı garantilemişti sanıyorum ve o esnada Kew’in grubunda olan, bizim grupta da oldu ve grup ikincisini belirlemek için kura çektik. Kaybettim. :)

daegu_2014_12_37Yorucu geçen grup maçlarının ardından Hüsrev ve Kew birer maç daha yapacaklarını duyunca pek de sevinemediler. Onlar maçlarını yaparken ben de etrafı dolaşıp biraz fotoğraf çektim. (Yazının sonunda fotoğaf albümünü bulabilirsiniz.) Bizim için ilk gün maçları bittiğinde, Hüsrev ve Kew son maçları kaybettiği için, Michiel dışında Pazar günü maç yapacak kimse yoktu. Dolayısıyla Mungyeong’da kalmamıza da gerek yoktu. Ortalıkta dolaşıp, hem maç izleyip hem de ne yapacağımızı kararlaştırmaya çalışırken bir muhabir ve fotoğrafçı bizimle röportaj yapmak istediler fakat dil bariyerini aşamadığımız için sadece isimlerimizi aldılar ve bir de fotoğraf çektirdik :) Sonrasında da otobüs terminalinin yakınlarında bir yerde karnımızı doyurup, Daegu’ya doğru yol aldık ve bir go turnuvası macerası da başarısız olarak bitmiş oldu :) Bu arada sonradan öğrendik ki fighting! pozu verdiğimiz o fotoğrafımız yayınlanmamış fakat başka fotoğraflarımız tygem.com sitesinde yayınlanmış.

daegu_2014_12_49Daegu’ya geldiğimizde önce Ani ile buluşup sonra bir yerlerde bir şeyler içmeye gittik. Benim Daegu’daki ilk haftasonum olduğundan o geceyi dışarda geçirip, sabahlamaya karar vermiştik daha önceden. Önce bir mekan, sonra bir başkası, Hüsrev’in okuldan arkadaşlarının bize katılması falan derken ben sabah gözümü açtığımda hiç bilmediğim bir moteldeydim. Bir önceki gece biraz fazla kaçırmışım sanırım. :) Otelden çıkış yapmak ve para ödemek için aşağı indiğimde “çok fazla para ödemem umarım” diye düşünüyordum ki (neden olduğunu hala anlayamadığım) bir şekilde para ödememe gerek olmadan çıkış yaptım. Hüsrevle buluşup bir önceki geceden onda unuttuğum gözlüğümü ve cep telefonumu aldıktan sonra birlikte bir şeyler yedik. Gecenin kritiğini de yaptıktan sonra tren bileti almak için tren istasyonuna gittim fakat tabii ki geç kaldığımdan sadece ayakta gidebileceğim biletler kalmıştı. Yaklaşık iki saatlik yol boyunca vagon arasında hemen yanımdaki teyzelerin korece dedikodularını dinleyerek korece, ve karşımdaki amcanın yol boyunca cep telefonundan Tygem’de oynadığı go maçını izleyerek go pratiği yaptıktan sonra nihayet yurt odama dönüp uyuyabildim.

İlk Deagu macerası da bu şekilde bitmiş oldu. Haftaya Hüsrev ve Kew’in yeni tuttuğu evin açılış partisi için tekrar Daegu’da buluşacaz. Bakalım bu sefer neler olacak.

Yorumlar

Yorumlar