Daegu Go Okulu – 4

Go okuluna son gidişimiz Kew ile oldu yine. Bu sefer fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedik, tüm fotoğraflara yazının sonundaki galeriden ulaşabilirsiniz. Okula vardığımızda pro orada değildi, çocukların da birkaçı pro oyunlarını dizip çalışıyor, bir kısmı tabletlerinden go oynuyordu. Güçlü olanlardan biri ise sınıftaki bilgisayarda tygem üzerinden oynuyordu. Bilgisayarda oynayan güçlü çocuğun oyununu izlemeye koyuldum ben de.

tygem 5 dan çocuk ile oynarken

tygem 5 dan çocuk ile oynarken

Güçlü çocuk, oyunu bitince okulda ilk kez gördüğümüz bir çocuğu işaret ederek benimle oynamasını söyledi. Çocuk siyah taşları aldı ve komisiz oynamaya başladık. Sonradan öğrendim ki tygem 5 dan imiş. Daha önce oynadığım diğer çocuklardan daha zayıf görünüyordu zaten. Rahat geçen oyunu 10,5 puan ile kazanırken, go okulunda çocuklara karşı ilk galibiyetimi de almış oldum (:

Kew tatlı çocukla, pro da güçlü çocukla oynarken

Kew tatlı çocukla, pro da güçlü çocukla oynarken

Kew de benim ilk gidişimde oynayıp 2,5 puan ile kaybettiğim tatlı çocukla oynuyordu. O arada pro geldi ve güçlü çocuklardan biri de pro ile oynamaya başladı. Ben de oyunum bitince onları izlemeye başladım. Güçlü çocuklar pro’ya karşı reverse komi ile oynuyorlar. Yani siyah taşları alıyorlar ama 6,5 puanlık komi beyaz yerine siyaha veriliyor. Genelde pro kazansa da, çocukların kazandığını da gördüğümüz oldu. Kew de çocuğa karşı kaybetti kısa süre sonra.

Yemekten önce epey vakit kaldığı için pro bizi birer çocukla daha eşleştirdi. Bana ilk gidişimde 4,5 puan ile kaybettiğim çocuk denk geldi. Bu sefer biraz daha dikkatli oynayıp 3,5 puan ile kazandım. Kew ise yine kaybetti. Oyunlar bittiğinde yemek yemeye çıktık hemen pro, ben ve Kew. Yemeğe çıkarken de alt kattaki go salonunda bir sürü amcanın go oynadığını, oynayanları izlediğini gördük. Salonu ilk kez bu denli kalabalık görüyorduk.

Alt kattaki go salonu

Alt kattaki go salonu

Geleneksel ve güzel bir mekana götürdü pro bizi yemek için. Makkoli içtik, pro makkolinin sağlık için faydalı olduğunu, o yüzden genellikle soju yerine makkoliyi tercih ettiğini söyledi. Yemek esnasında bol bol muhabbet ettik, genelde Kew ile pro Çince konuşuyorlar, sonra Kew bana İngilizce aktarıyor konuştuklarını. Arada çat pat Korece de konuşuyoruz tabii ki (: Bu arada, pro, çocukların yanında bize çok yakın davranmasa da, dışarı çıkar çıkmaz arkadaş moduna –hatta tabir-i caizse enseye şaplak moduna- geçiyor. Başta garip gelse de, üzerine düşününce ideal tutumun bu olduğunu idrak ettim ben de.

Yemek sonrası okula dönerken, pro, kız arkadaşının başka bir şehre gittiğini söyleyip evine davet etti bizi. Ertesi gün tatil olduğu için teklif o an çok cazip gelse de, yurt görevlilerine dışarda kalacağımızı önceden bildirmediğimiz için bunun pek mümkün olmadığını belirttik maalesef.

Okula girince de pro bir tahtanın başına oturup, çocukların bir kısmını ve bizi etrafına topladı. Bizim dışımızda kalan 4 çocuk okulun en güçlüleri ve pro adayı olanlar idi. Onlar da kendi aralarında lig maçlarını yapmaya başladılar. Pro da karşısındaki çocuklara “sorularınızı alayım” gibi bir şey söyledi. Sonra çok garip bir şey oldu. Çocuklardan biri uzun uzun düşündükten sonra tahtaya, muhtemelen daha önce oynadığı bir oyunun açılış hamlelerini dizdi. Rakibin yaptığı bir hamleye nasıl cevap vermesi gerektiğini bilemediğini söyledi sonra. Pro da çocuğa daha önce bu pozisyona çalışıp çalışmadığını sordu. Çocuk çalışmadığını söyleyince de pro, çocuğun sorusunu cevaplamadı. Yani, pro orada öğretmen olarak bilgiyi direkt olarak vermiyor da, öncelikle öğrencinin o bilgiye ulaşmak için kendi kendisine çabalamasını bekliyor.

Yemek sonrası pro ders verirken

Yemek sonrası pro ders verirken

Saat 9 olunca okuldan ayrıldık. Ayrılırken pro bizi tekrar davet etti evine ama üzülerek başka bir sefere dedik ve yurda doğru yol aldık.

Yorumlar

Yorumlar