Kore’den İlk İzlenimler

Buradaki ilk yazım, bir hafta süresince edindiğim izlenimler üzerine olacak. Geçen sene Kore’ye geldiğimde üç hafta kadar kalıp, oldukça beğenmiştim buradaki yaşantıyı. Daha çok go odaklı, turistik bir yaşantı idi tabii. Bu seferki; üç yıllık, dil öğrenmeli, yeni çevre/arkadaşlar edinmeli, daha yaşamalık bir deneyim olacak. Hâl böyle olunca, daha bi’ alıcı gözüyle bakıyorum etrafa.

Birkaç wikipedia kokan bilgiyle başlayacak olursak; Daegu (sanırım deegu diye okunuyor), 2,5 milyon nüfusu ile Güney Kore’nin en büyük 3. şehri imiş (1. Seul, 2. Busan). Özel bir üniversite olan Keimyung Üniversitesi de 27 bin öğrenciye sahipmiş. Üniversitenin üç kampüsü olsa da, çok büyük bir kısmı, dil okulunun da yer aldığı Seongseo (ana kampüs) kampüsünde bulunuyor. Kampüs şehir merkezine metro ile 20, otobüs ile 30 dakika civarı. Kampüs etrafında her şeyi bulabildiğimiz için ilk hafta boyunca şehir merkezine gitme ihtiyacı duymadım zaten hiç. Kore’nin en büyük, en güzel kampüslerinden biri olduğu söyleniyor. Kampüs dağ eteğine inşa edilmiş, ancak gözlemlediğim kadarıyla doğal ortam mümkün olduğunca korunabilmiş. Kampüste griden çok yeşil tonu göze çarpıyor zira. Oldukça fazla miktarda karşılaşılan kelebek, sinek, böcek vs. de cabası. Kampüs içerisinden fotoğraflara yazının sonundaki albümden göz atabilirsiniz.

Kampüs

Kampüs

Buradaki yaşam standartlarını Türkiye ile karşılaştıracak olursak; öncelikle şöyle bir site buldum: http://www.numbeo.com/cost-of-living/compare_cities.jsp?country1=Turkey&country2=South+Korea&city1=Ankara&city2=Daegu

Daegu fiyatları bana biraz yüksek girilmiş gibi geldi ama şehir merkezindeki fiyatlar bu şekilde olabilir tabii. Benim gözlemlediğim kadarıyla; kampüs içinde (özel üniversite olduğunu hatırlatayım) ve çevresinde yerel yemekler genel olarak Ankara’dan ucuz, ithal yemekler (pizza gibi) genel olarak Ankara’dan pahalı, alkolsüz içecekler epey pahalı, alkollü içecekler ise epey ucuz. Totalde aşağı yukarı aynı. Benim karşılaştığım ortalama fiyatlar ile birkaç örnek verecek olursak (1.000 won=2,13 lira civarı):

  • KGSP bursu aylık – 900.000 won
  • iki kişilik yurt, yemeksiz, aylık – 160.000 won
  • iki kişilik yurt, yemekli (hafta içi iki öğün, hafta sonu üç öğün), aylık – 240.000 won
  • kampüste sebzeli bibimbap + çorba – 2.400 won
  • kampüste pilav + sebze tabağı (kimchi, patates, seaweed vs.) + çorba – 2.500 won
  • kampüs dışında standart kimbap (sadece sebzeli) – 1.000 won
  • kampüs dışında kimchili ya da peynirli kimbap – 2.000 won
  • kampüs dışında kimchili mandu – 2.500 won
  • orta-seviye mekanda patatesli körili ramen – 3.900 won, tavuklu ramen – 6.900 won
  • orta-seviye mekanda geleneksel sebzeli pilav – 4.000 won, barbekü et – 7.000 won
  • metro bileti – 1.200 won
  • çikolatalar – 1.000 won civarı
  • küçük muzlu süt – 1.300 won
  • 6 adet elma – 3.000 won
  • 6 adet muz – 4.000 won
  • bir aylık tekvando kursu – 100.000 won vs.

Son olarak, gelelim ilk hafta ilişkilerine/muhabbetlerine. İlk günler sürekli birileriyle (genellikle Kore’li olmayan) tanışmakla geçti. Burada en çok şaşırdığım şeylerden biri de birçok farklı ülkeden insanın Türkiye hakkında söyledikleri oldu. Kebabı bilmeyen olmamasına şaşırmadım tabii ki. Ama Fas’tan, Tunus’tan, Afganistan’dan, hatta Rusya’dan insanların Aşk-ı Memnu ve Muhteşem Yüzyıl’dan bahsetmelerine, her seferinde şaşırıp kaldım. Hele ki Afgan çocuk Şefkat Tepe diyince ne diyeceğimi bilemedim, ben daha dizinin adını bile bilmiyorum (: Rusya’lı, “Hürrem Sultan Sarayı’nı ziyaret ettin mi, Türkiye’nin neresinde” diyince google’a girme ihtiyacı hissettim. Fas’lı bir kız geçen sene Gezi zamanı İstanbul’a geldiğinden bahsetti. Fas’lı bir diğer kız da ablasının sürekli Türkiye’ye geldiğini söyledi (hafta sonunu geçirmek için bile geldiği olmuş). İstanbul ve Antalya’dan sonra en çok görülen/bilinen yerler Pamukkale ve Kapadokya.

Tunus’lu oda arkadaşım (anladığım kadarıyla tam bir Türkiye hayranı) da Dünya Kupası sırasında karısıyla (evet, kendisi evli) sürekli maç/muhteşem yüzyıl kavgası yaptıklarını söyledi. Tunus’un Türkiye’yi birçok konuda model olarak aldığını, bizim belediye seçimleri sırasında facebook sayfasını açtığında seçimler hakkında tartışmalar gördüğünü anlattı. Geçen haftalarda da cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine tartışmalar dönüyormuş keza. Türkiye’deki futbol takımlarını takip ettiklerini söylediğinde; ben Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ı duymayı beklerken, Bursaspor falan diye yardırmaya başladı (:

Kore kökenli Amerikan bir arkadaş da benim favori Türk yemeğimi sorduğunda; ben zeytinyağlı yaprak sarmasını büyük bir şevkle anlatırken, “aa biliyorum ben o yemeği” dedi. Malezya’lı da Maraş dondurmasından bahsetti, hatta dondurmacıların türlü türlü el oyunları yaptığını anlattı hareketlerle (:

Yorumlar

Yorumlar

6 üzerine düşünceler “Kore’den İlk İzlenimler

  1. Şükrü Safa Çınar

    Detayli, pratik bilgilere sahip güzel bir yazi olmuş, devamını bekliyoruz. .

  2. Özgür E.

    Güzel güzel çok güzel yazmaya devam bekliyoruz Hüsrev, kısa olmuş ama fragman gibi, daha bi yaz devamında.