AlphaGo – Lee Sedol Maçının Kore’den Yansımaları

AlphaGo ile Lee Sedol arasındaki tarihi maç 9-15 Mart tarihleri arasında Güney Kore’nin başkenti Seul’de gerçekleşti. Dünya çapında büyük bir ilgi gören bu etkinliğin havası, sanıyorum ki Kore’de yaşandı en güzel olarak. Etkinliğin kendisi bir hafta sürmüş olsa da, burada etkisi ilk oyundan çok önce başladı ve hâlâ devam etmekte. Bizim oyunları nasıl takip ettiğimizi ve buradaki yansımaları kısa kısa aktarayım.

İlk oyundan 1-2 hafta kadar önce birçok ulusal televizyon kanalında maça dair haberler, tartışma programları yayınlanmaya başlamıştı bile. Bölümümüzün kurucu hocası Prof. Jeong Soohyun’un (pro 9 dan) yer aldığı iki programı izledim ben mesela.

9 Mart’taki ilk oyunun birkaç gün öncesinde ise, maç günü sabahtan bizimle dersi olan Daniela, dersten sonra sınıfta oyunu beraber izleme önerisinde bulundu. Daniela’nın dersini alan On Sojin (pro 7 dan) de bize oyunu yorumlar dedik hatta. Başta biz bize, gayet informal bir etkinlik olarak düşünmüştük fakat, Daniela’nın bu fikri diğer profesörlere iletmesiyle etkinliğin büyük ve formal bir hüviyete bürünmesi bir oldu (: Sonrasında kendimizi (Bertan, Kew, On Sojin ve ben) Daniela’nın odasında etkinliği planlarken bulduk. Bertan fotoğraf, bilgisayar vs. gibi teknik işleri üstlenirken, Sojin AlphaGo – Fan Hui maçlarının analizi ile AlphaGo – Lee Sedol maçlarının yorumlanması işini, Kew Çince moderatörlük, bense İngilizce moderatörlük işini üstlendik temel olarak. Daniela’nın etkinlik için hazırlamış olduğu Korece quiz sorularını Çince’ye ve İngilizce’ye çevirdik bir de Kew ile. Daha sonrasında lisanstan Koreli bir çocuk da Korece moderatörlüğü üstlendi. İlk maçtan birkaç gün önce kampüste etkinliğe dair dev bir pankart asılmıştı bile.

9 Mart’ta Daniela sabahtan olan dersini iptal etti ve etkinlik hazırlıklarına koyulduk. Prof. Nam Chihyung (pro 1 dan) da maç saatine denk gelen Baduk Tarihi dersini iptal ettiğini “Bu tarihi maçı izlemekten daha iyi bir ders olabilir mi hiç” diyerek duyuruyordu (: Bu arada maç olan günlerin tamamında bölümdeki tüm öğleden sonra dersleri iptal edildi.  Etkinlik saati geldiğinde Prof. Kim Jinhwan da sınıftaki yerini aldı. Prof. Jeong ise o gün içerisinde 4 farklı kanal/gazeteye röportaj verdiği için gelemedi. Bizim bölümün de içinde bulunduğu Beden Eğitimi ve Sanat Fakültesi dekanı da maç başladıktan kısa bir süre sonra teşrif etti.

Etkinliğe Sojin’in AlphaGo – Fan Hui maçları analizi ile başladık. Sojin, Fan Hui ile maçlarını inceledikten sonra AlphaGo’nun düşündüğünden daha güçlü olduğunu fark ettiğini fakat yine de Lee Sedol’ü yenebilecek kadar güçlü olmadığını belirtti. Bölümdeki güçlü çocuklardan, AlphaGo – Fan Hui maçlarını izleyen herkes Sedol’ün rahatça kazanacağını söylüyordu bu arada. Sonrasında ise maçı izlemeye koyulduk. Lisansüstü öğrenciler bir masada, Çinli lisans öğrencileri bir masada, Koreli lisans öğrencileri ise birçok masaya dağılmış bir şekilde maçı izliyor, bir yandan da tahta üzerinde tartışıyorduk. Çinliler Weiqi TV üzerinden Gu Li ve Ke Jie’nin yorumlarını dinleyip ara ara bize aktarıyorlardı bu arada. Sojin de her saat başında, geride kalan hamleler üzerine 5 dakikalık yorum yapıyordu. Maçın sonlarına doğru Sedol’ün geride olmasından dolayı şaşkınlık hakimdi ortama. Oyunun sonlarına doğru, Sedol terk etmeden birkaç hamle öncesinde 4-5 puan fark olduğunu ve bu saatten sonra oyunun dönmeyeceğini belirtti zaten sınıftaki pro’lar. Maç sonrasında da kimse inanamıyordu Sedol’ün yenilmiş olmasına. “İkinci maçı alır ya herhalde,” demeye başladı millet.

1144332_1049277_4032

İkinci maçı ise, ertesi gün Prof. Jeong’un dersinin son kısmında izlemeye başladık. Sınıftaki 9 kişinin 3’ü (Prof. Jeong, Çinli Seojin ve Koreli Sojin) pro idi (: Ders saati bitince ise diğer sınıfa geçip, oradakilerle beraber izlemeye başladık. AlphaGo ikinci maçı da alınca, AlphaGo’nun gücünden emin oldu artık herkes. Sedol bu saatten sonra çeviremez seriyi, muhtemelen 5-0 biter hatta demeye başladı insanlar. Kew falan baya üzgündü ama ben hiç üzgün değildim, ama şaşkındım tabii bu tarihi olayın bu kadar çabuk gerçekleşiyor olmasına. Bir yandan da keyfini çıkarıyordum sanırım tarihe tanıklık ediyor olmanın. Ve de tüm bunlar gerçekleşirken Kore’de olmak ve Korece’yi anlayabiliyor olmaktan çok mutlu olduğumu fark ettim.

1144332_1049275_4031

Üçüncü maç haftasonuna denk geldi diye evde izlemeye başladım. Sonrasında Koreli bir arkadaşla buluşmak için Seul’e gitmem gerektiğinden, otobüste izlemeye devam ettim maçı ama kaybedecek gibiydi yine Sedol. Arkadaşla buluşup yemek yemeye gittik, yemek yerken maça bakıyordum bir yandan. Restoranda falan insanlar maçtan bahsediyordu hep, çok değişikti ortam (: Biz yemeği bitirip kalkana kadar Sedol üçüncü maçı da kaybetti. Sonrasında da benim ve dil okulundan Çinli bir arkadaşın doğumgünü partisi için, önce Morca ile sonrasında da diğer kalabalık grupla buluştuk. Bertan da sonradan bize katıldı.

Cumartesi gecesine dair hatırlamadığım kısımlar olsa da, gecenin sonunda Morca ile jjimjilbang’da kaldık, sonradan fark ettik ki Bertan da bizden bir süre sonra aynı jjimjilbang’a gelmiş kalmaya. Daha önceki yazıların birinde geçmiştir muhtemelen ama, jjimjilbang böyle bizdeki hamam gibi bir şey. Hepsi 24 saat açık oluyor ve bizdeki hamamlardan 2 temel farkı var; biri peştamal olmaması -anadan doğma yıkanılıyor-, diğeri de içeride uyunabiliyor olması. Gece içip içip, son otobüsü/metroyu kaçırıp, gidecek yer bulamayanlar için ucuz ve ideal bir konaklama yeri oluyor yani. Morca’nın sabahın köründe dürtmesi ile gözümü açmaya çalıştıysam da beceremedim. Morca gitti, ben uyumaya devam ettim. Tekrar uyandığımda saat 1’i geçmiş, uyuma yerinde de benden başka kimse kalmamıştı. Üstümü değiştirmek ve çıkış yapmak için diğer kata geçtim. Uyku sersemliğiyle tuvalete gidip dönerken tanıdık sesler duymaya başladım. Kafamı şöyle bir çevirdim ki, televizyonda AlphaGo – Lee Sedol maçı, ortada da bi dolu çıplak adam, televizyonun karşısına geçmiş maçı izliyordu. Şu anın fotoğrafını çeksem ne efsane fotoğraf olur dedim ama cesaret edemedim (: Jjimjilbang’dan çıkıp otobüse bindim ve otobüste maçı izlemeye devam ettim. Eve gelir gelmez de Baduk TV’yi açtım. Sedol’ün kazanmasına sevindim sevinmesine ama asıl duygulandığım kısım maç sonrasındaki basın toplantısı oldu. Basın toplantısını soluksuz izledim desem yeridir, Sedol’e sarılasım geldi resmen. Daha sonra 3 kere falan daha izledim basın toplantısını tekrardan.

Seul sokaklarında AlphaGo - Lee Sedol, 4. maç

Seul sokaklarında AlphaGo – Lee Sedol, 4. maç

KakaoTalk_20160401_044459424İlk üç maçtan sonra da Facebook’ta go ile ilgili bi dolu paylaşımla karşılaşıyordum ama Sedol’ün kazandığı dördüncü maç sonrası o kadar fazla paylaşım döndü ki, saatlerce haber/makale okuyup, haber/video izledim. Go ile alakalı alakasız herkes (özellikle Koreli arkadaşlar tabii) bir şeyler paylaşıyor ya da beğeniyordu. AlphaGo üzerine dönen geyiklerin, Sedol için yapılan capslerin haddi hesabı yoktu. Özellikle, go ile hiç alakası olmayan Koreli arkadaşların paylaşımları ve tepkileri çok şaşırtmıştı beni. Dil okulundan, go ile hiç alakası olmayan bir hoca ilk maçtan sonra bana “Lee Sedol yenildi” yazıp yanına bi dolu üzgün emoticon koyarak mesaj attı. Sedol’ün kazandığı dördüncü maçtan sonra da bi dolu mutlu emoticon yağdırıp, “Kazandı!” yazdı (: Koreli bir arkadaşım da bana yandaki mouse pad’i almış hediye olarak, sağolsun (:

Kore’de milli duyguların güçlü olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hâliyle, Sedol’ün “insanlığın temsilcisi” olarak görülüp, AlphaGo’nun rakibi olarak seçilmiş olması üzerine tüm ülke kenetlenmiş durumdaydı. Aynı anda birçok televizyon kanalında profesyonel  oyuncular oyunları yorumluyordu. İlk maçtan son maça kadar hep yüksek seviyelerde olan reytingler ise, Sedol’ün kazandığı dördüncü maçın sonunda rekor kırarak günün en çok izlenen programı olmayı başarmış. Bir televizyon programında duyduğum, “En son, 2002’deki Dünya Kupası’nda bu kadar kenetlenmişti tüm ülke,” sözü bu durumu en güzel şekilde özetliyor sanırım.

Gelelim bu tarihi olayın Kore’de yarattığı etkiye. Lokalden başlayacak olursak, bölümde AlphaGo – Lee Sedol maçı ve sonrası üzerine birer yazı yazmamızı istedi Prof. Jeong, Eğitim Metotları dersinde. Neredeyse her ders AlphaGo’dan bahsediyor bir şekilde. Geçen hafta Cuma günü, bizim kampüste, birçok farklı üniversiteden çok sayıda akademisyen (gerek go, gerek matematik, gerekse yapay zekâ ve bilgisayar üzerine) ve profesyonel oyuncunun katıldığı, sunumlar yaptığı “AlphaGo – Lee Sedol Maçı Sonrası Go’nun Geleceği” temalı bir konferans düzenlendi. Büyük ölçekte ise, ülke çapında go’ya olan ilginin müthiş bir şekilde arttığından bahsediyor herkes. Özellikle kadınların ilgisi çok artmış, Lee Sedol’ün karizmasına da bağlanıyor bu biraz (: Bu aralar ülkede en çok izlenen dizinin başrol oyuncusu olan aktörden bile daha çok aratılmış Lee Sedol’ün ismi internette. Bu muazzam ilginin verimli bir şekilde kullanılması üzerine çalışmalar başlamış bile. Daha büyük ölçekte ise, Kore hükümeti geçtiğimiz hafta, yapay zekâya 1 milyar dolar ayıracağını duyurdu. Öte yandan, şu haberden okuyabileceğiniz üzere, Kore’de 2 hafta sonra gerçekleşecek olan genel seçimler öncesinde, siyasi partiler aday listelerine mühendis, matematikçi ve bilim adamları eklemeye başladı AlphaGo – Lee Sedol maçı üzerine.

Son olarak, bölümde maçları izlediğimiz etkinliklerin Kore basınında yer alan haberlerini paylaşayım. İlkine ben internette denk gelmiştim, daha sonra go ile alakası olmayan bir arkadaşa gönderdiğimde, o bana 3 tane daha bulup gönderdi (:

Haber linkleri:
http://www.kyeonggi.com/?mod=news&act=articleView&idxno=1144332
http://www.kihoilbo.co.kr/?mod=news&act=articleView&idxno=643605
http://www.yonhapnews.co.kr/bulletin/2016/03/11/0200000000AKR20160311155500004.HTML
http://www.yonhapnews.co.kr/bulletin/2016/03/09/0200000000AKR20160309171100061.HTML

Yorumlar

Yorumlar