Uluslararası turnuva var dediler gittik. (KPMC 1. Gün)

Zaman çabuk geçiyor sahiden. Benim son yazımın üzerinden yaklaşık 3 hafta, Taşlı Yol’daki son yazının üzerinden ise yaklaşık 2 hafta geçmiş. Son iki haftasonu da oldukça yoğun geçti bizim için. Go haberlerini bir şekilde takip edenler bilir, 9. Kore Başbakanlık Kupası (Korean Prime Minister Cup ya da yazının bundan sonraki kısımlarında geçecek şekilde KPMC) 19-20 Eylül tarihleri’nde Seoul’da düzenlendi. Biz de boş durmadık tabii, bu seneki Türkiye temsilcisi Özgür Değirmenci ile çokça vakit geçirdik.

Özgür ile zaten daha öncesinde plan yapmıştık Cuma günü buluşmak üzere. Özgür’ün ilk gün maçları, benim de gitmek için 4 saatten fazla zamanı (gidiş-geliş) yolda geçirdiğim yüksek lisans dersim olduğundan ve Hüsrev (Kew ile birlikte) de taa Daegu’dan geldiği için akşam 6-7 gibi, aynı zamanda KPMC maçlarının da oynandığı Hanguk Kiwon (ya da Korean Baduk Association[KBA] )’da buluşmak için sözleşmiştik. Ben yüksek lisans dersinin olduğu Yongin Kampüsü’ne giderken kayboldum, dersi kaçırdığım için de KBA’ya biraz daha erken gittim(Yüksek lisans dersleri ve Seoul’da kayboluşlarım belki başka yazının konusu olur). Ben gittiğimde sadece bir kaç 2. tur maçı devam ediyordu ve oyuncuların çoğu, Özgür de dahil olmak üzere araya çıkmışlardı. Ben ortalıkta dolaşıp, sohbet edip fotoğraf çekerken Özgür geldi ve hemen sonrasında ise 3. maçlar başladı. Özgür 2. turda Thomas Debarre’ye (6 dan – Fransa) yenildiği için görece zayıf bir rakip olan Alexandr Chakur(1 dan – Belarus) ile oynadı ve yine görece kolay bir galibiyet aldı.

kpmc_1gun_00

3. maçlar da bittikten sonra, hem de Hüsrev’leri beklerken, nihayet Özgür ile sohbet edebilme fırsatı bulduk. Gerçi Türkiye’den çok Kore’yi konuştuk ama olsun :) Akşam yemeği saati geldiğinde Hüsrev’lerden hala ses çıkmadığı için KPMC ekibiyle birlikte yemek yemeye karar verdik. Bu arada KBA’nın önünde insanların toplanmasını beklerken yanımızdan (sonradan akşamki lig maçı için giydiğini anladığımız) takım elbisesiyle Lee Sedol geçti! Biz imza istesek mi, istemesek mi, ayıp olur mu gibi sorularla kararsızlık içindeyken bir kaç kişi kendisinden imza alabildi ve sonrasında Lee Sedol gözden kayboldu. Arkasından gitmeye çalıştıysak da pek fayda etmedi.

Akşam yemeğini turnuva organizatörlerinin önceden ayarladığı geleneksel bir Kore restoranında yedik. Biz yere oturup yemek istemediğimiz için daha rahat edeceğimizi düşündüğümüz masaya geçtik. Ben o arada bütün o etli yemeklerin arasında ne yiyebilirim diye düşünürken bir anda yanımıza, İstanbullu go oyuncularının yakından tanıdığını düşündüğüm Chun Poong Jho oturdu. Özgür daha önceden tanıyordu fakat ben ilk defa tanışıyor olmama rağmen ilk 15 dakika içinde benim Seoul’da yaşadığımı ve Myongji Üniversitesi’nde Baduk Bölümü’nde okuduğumu öğrendikten sonra “mutlaka bir gün birlikte Iteawon‘da içelim” demesiyle birlikte ne kadar içmeyi seven ve sıcak kanlı biri olduğunu anladım :) Bize İstanbul’u ne kadar sevdiğini, yakında tekrar gelmek istedini ve bu sefer daha uzun süre kalacağını anlattı. Karşılıklı olarak facebook’tan ekleştikten ve “bak mutlaka haberleşelim ha” muhabbetinden sonra sessizce yemeklerimize döndük. Bu esnada ben hiç utanmam olmadığı için zaten kaçak geldiğim ve bedava yemek yediğim restoranda bir de ben vejetaryenim bu yemekleri yiyemem dedim/diyebildim. Sağolsunlar bana bir Miso Soup (bkz. Miso Çorbası) getirdiler ki sahiden dibim düştü. Hayatımda yediğim en iyi çorbalardan olabilir.

Bu arada restoranda internet bulup facebook vs kontrol ettik ama Hüsrev’den hala haber yoktu. Sonunda KBA’ya tekrar dönmeye ve orada beklemeye karar verdik zaten bir yarım saat sonra da Hüsrev ve Kew geldiler. Daha önce bir ara gördüğümüz Diána Kőszegi ve BIBA(Blackie’s International Baduk Academy) ekibinin Baduk Tv Stüdyosu’nda olduğunu öğrenince hep birlikte oraya gittik. KBA’nın en alt katı ve bodrum katının Baduk Tv stüdyosu  olduğunu da öğrenmiş olduk böylece. Bunca zamandır televizyondan ya da online olarak izlediğimiz Baduk Tv’de, gündüz gördüğümüz Lee Sedol’ün Park Jinsol ile olan takım ligi maçının kamera arkasını görmek gerçekten garip bir deneyimdi.

Lee Sedol’ün lig maçından sonra bugünlük go oyunu bize daha fazla bir şey veremez diyip içmeye gitmeye karar verdik. Daha öncesinden Hüsrev ile planladığımız gibi Hongdae‘ye gitmeyi düşünüyorduk fakat Kew’in oyunbozanlığı, Özgür’ün ertesi gün maçlarının olması  ve genel olarak herkesin yorgunluğu nedeniyle otel etrafında bir yerlerde sakin sakin içip muhabbet etmeye ve işin gece hayatı kısmını cumartesiye bırakalım dedik. Bu arada Özgür dışında kimsenin nerede kalacağı belli değilken, Diana’nın da şakayla karışık önerisiyle Hüsrev ile ben Özgür’ün odasında kalmaya karar vedik. Çünkü bütçe yetersizliği nedeniyle katılımcıların yol parasının sadece yarısını karşılayan sevgili organizatörler nedense 3 kişilik odalarda birer kişi kalmasını uygun görmüşler.

10615646_10153186438848079_978321710464593974_nKalacak yer sorununu falan da hallettikten ve otel yakınlarında bir bar/restoran bulduktan sonra, bir kaç bira içip muhabet ettik. Fotoğraf çekilmeyi de ihmal etmedik tabii. Birinci gün fotoğraflarının tamamını da aşağıda bir yerlerde bulabilirsiniz.

KPMC 2. Gün ve Pazar günü etkinliği ile ilgili yazılar da yakında geliyor.

Yorumlar

Yorumlar

Bir düşünce üzerine “Uluslararası turnuva var dediler gittik. (KPMC 1. Gün)

  1. Geri İzleme: KPMC 2. Gün ve Baduk Stars Etkinliği