Lee Sedol’ün Baduk Akademisi ve İlk Oyunlar

Yaklaşık bir haftadır Seoul’daki go mekanlarını araştırıyorum. Ufak çaplı bir liste oluşturdum kendi çapımda aslında ama daha çok ve özellikle de korece araştırmak gerekiyor sanırım çünkü bu zamana kadar bulduklarım sadece ingilizce içerikli web sitelerinden bulabildiklerim.

Geçtiğimiz hafta kendi kendime internette go mekanları bulmaya çalışırken Koreli oda arkadaşım ne yaptığımı merak edip yanıma geldi. Daha öncesinde ufak bir go muhabbeti yapmıştık kendisiyle. Çok küçükken babasıyla her gün go oynadığından falan bahsetmişti. Ben de fırsattan yararlanıp go oynayabileceğim yerler aradığımı ve benim için korece arama yapıp yapamayacağını sordum. Sonra birlikte Kore’nin Google’ı olan naver.com ‘dan aramaya başladı. İlk bulduğumuz yeri telefonla aradık fakat cevap veren olmadı. Bu arada oda arkadaşım sanırım sadece kampüse yakın olan yerlere bakıyordu zira çok fazla arama sonucu çıkmamıştı. İkinci yeri aramadan önce web sitesini açtı, bir baktım Lee Sedol’ün fotoğrafı. Ben daha şaşkınlığımı üzerimden atamadan oda arkadaşım telefonla konuşmaya başlamıştı bile.

Yaklaşık 10 dakika sonra falan bana harita üzerinde gideceğim yeri gösterdi. Korece olarak da hem adresi hem de akademinin adını not defterime yazdı bir sorun yaşarsam diye. Okul kampüse 15 dakikalık yürüme mesafesindeymiş ve belki de arkadaşım yardım etmese hiç haberim olmayacaktı Lee Sedol’ün kampüse yakın bir baduk akademisi olduğundan. Bu arada tabii konuşma esnasında telefonla konuştuğu kişi ben ne kadar süreyle orada çalışmak istediğimi falan sormuş. Ben sadece ziyaret etmek istiyorum diye cevap verince biraz hayal kırıklığına uğramış olsa gerek.

Derslik

Derslik

Ertesi gün sabah 10.00 gibi gittim akademiye. Akademi tam da Myongji Koleji’nin yanındaymış fakat ben hemen bulamadım tabii ki. Sağolsun kolejdeki güvenlik amca yardımcı oldu beni akademinin olduğu apartmanın girişine kadar götürdü. Yukarı çıktığımda 3 tane çocuk / genç bilgisayar başında bir oyunu yorumluyorlardı. Beni görünce hemen bir tanesi içeri gidip okulun yöneticisi olduğunu varsaydığım yaşlıca bir amcayı çağırdı. Bir önceki gün oda arkadaşımın telefonda konuştuğu kişinin ta kendisi. Önce amca ikna olana kadar orada çalışmak istemediğimi sadece ziyaret için geldiğimi anlatmaya çalıştım tabii ama korecem olmadığı ve amcanın ingilizcesi selamlaşmaktan ve bir kaç kelimeden öteye gitmediği için pek de anlaşamadık.

Sonra ikimiz de pes ettikten sonra oynamak ister misin dedi. Deli misin, manyak mısın hoca diyemedim tabii :) Derslik olarak kullanılan 3 tane odanın en büyüğüne geçtik. İçeride yaşları 8-14 arası olduğunu varsaydığım tane çocuk go çalışıyordu. Bir de masada tek başına oturmuş pro oyunu çalışan yaşça daha büyük birisi daha vardı. Sonradan öğrendim ki eğitmenleriymiş. Yaşlı amca önce bana seviyemi sordu. Tygem 5d dedim. 3 handikap almamı söyledi ve böylece Kore’deki ilk oyunum başlamış oldu.

[glift sgf=”https://tasliyol.com/wp-content/uploads/2014/09/lee-sedol-academy-2014-09-04.sgf”]

 

Bu paragrafı okumadan önce oyuna bakanlar fark etmiştir ki oyun tamamlanmamış. Evet gerçekten de Kore’deki ilk tahta üzerinde oynadığım oyun yarım kaldı :) Biz oyuna başladıktan bir yarım saat sonra yaşlı amca gelip öğle yemeği yiyeceklerini söyledi ve beni de davet etti. Ben de aksi gibi (aslında çok da pişman değilim) yolda tesadüfen rast geldiğim “Green Food Zone”da Kore’de vejetaryen olmanın acısını çıkarmıştım. Ben kendimce (kibar da olmaya çalışarak) yemek yemeyeceğimi ve yemekten sonra tekrar geleceğimi anlatmaya çalıştım ve dışarı çıktım.

Yaklaşık 40 dakika – 1 saat sonra geri geldiğimde oyun bozulmamıştı fakat eğitmen, çocuklarla derse başlamıştı. Yaşlı amca kolumdan tuttuğu gibi bir çocuğun karşısına oturttu beni ve yine 3 handikap almamı istedi. İkinci oyun o kadar çabuk bitti ki neye uğradığımı şaşırdım. Oyun ortası bittiğinde hiçbir yerde bir grubum ölmemişti fakat en az 15 puan fark vardı tahtada ve ben de terk ettim. Oyunun hemen sonrasında yaşlı amca, eğitmen, çocuk ve ben oyunu yorumladık. hatalarımı gösterdiler ve bir kaç yerde de maç yaptığım çocuğun hatalarını gösterdiler ve garip bir şekilde sinirli ya da azarlıyor gibilerdi. Belki de eğitim yöntemleri böyle bilemiyorum ya da ben tamamen yanlış anladım o da olabilir.

Yaptığım iki maçın üstüne ben zaten yorgun hissederken bu sefer beni başka bir çocuğun karşısına oturttular ve eşit oyun oynamamı istediler. Azıcık istemeye istemeye olsa da başladım oyuna. Karşımdaki çocuk sanıyorum benden biraz daha zayıftı ve oyun ortasında bir grubu öldüğü için terk etti. Böylece üçüncü ve son maçımı kazanmış oldum.

Sonrasında bir kaç fotoğraf çektikten sonra herkese teşekkür edip okuldan ayrıldım. Böylece her ne kadar neye uğradığımı anlamamış olsam da Kore’de ilk oyunlarımı oynamış oldum. Belki ilerleyen zamanlarda akademiyi tekrar ziyaret eder ve daha aklı başında oyunlar oynayabilirim. :)

Not: Aslında bu yazıyı biraz daha bekletmek istiyordum çünkü okul hakkında, aylık ücreti ne kadar, öğrencilere kalacak yer veriyorlar mı, veriyolarsa nasıl bir yer vs. gibi sorularla birlikte biraz daha detaylı bilgi edinmeye çalışıyordum fakat Koreli oda arkadaşım Chuseok tatili için ailesinin yanına gittiği ve Perşembe’ye kadar gelmeyeceği için diğer detayları ikinci bir yazının konusu yapmaya karar verdim. Şimdilik daha fazla detay isteyenler internetten bulduğum şu günlükle idare edebilirler.

Yorumlar

Yorumlar